Çıktı Odağından Değişim Odağına Geçebilmek: 500 Gence Eğitim Vermiş Olmak Yeterli mi?

Sosyal etki aktörleri olarak tabir ettiğimiz sivil toplum kurumları, sosyal girişimler, fon veren kurumlar, kamu kurumları ve sorumlu özel sektör arasında yaygın olarak işler çıktı odaklı ilerliyor. Halbuki sosyal etkiden bahsedecek isek değişim /sonuç odaklı çalışmalıyız. Çıktı olmadan tabii ki değişim olmaz ama çıktı da değişimin bir garantisi değil.

Yazar: Gonca Ongan, Yönetici Direktör, KUSIF

KUSIF 4 Adım: Sosyal Etki Ölçümleme Rehberimizde uzun uzun literatür taramaları ile anlattığımız sosyal etkinin kısaca ne olduğunu özetlersem; sosyal etki, yapılan bir aktivite sonucu ortaya çıkan değişim veya bir eylem/aktivite/proje/program sonucu farklı insanlar üzerinde oluşan etkilerdir. Sosyal etkiden bahsedecek isek, insanlar ve insanlar üzerinde yarattığımız değişimler devreye giriyor. İnsanların hayatındaki değişimden bahsediyorsak etki odaklı düşünmeliyiz. Biliyorum ki kolay değil bu geçiş. İş yapış şeklimiz değişecek, kurum kültürümüz değişecek…

“500 genci eğittik” demenin yetmediği ve “biz bu gençleri eğittik de hayatlarında nasıl bir değişim yaşadılar, bu gençlere ne oldu” diye sorgulamaya başladığımız zaman doğru yoldayız demektir. Bu sorgulama bizi kurum olarak çıktı odaklı düşünmekten etki odaklı düşünmeye taşıyacaktır. Kurumun/projenin etki hedefi ve aktivite/ürün/hizmetleri arasında kimsenin sorgulamadığı ve belki de sorgulamak istemediği koskoca bir dünya var. Bu dünya “değişimler” den oluşuyor. Etki hedefimize ulaşmak için nelerin değişmesinin gerektiğini düşünmeden, tartışmadan ve aktivite/ürün/hizmetleri bu değişimleri sağlayacak şekilde kurgulamadan gerçek etkiden bahsetmemiz imkansızlaşıyor. Sadece programlarımızdaki katılımcı sayısı ile etki yolculuğunda sınıfta kalıyoruz, bu katılımcıların hayatları üzerinde yarattığımız değişimleri sorguladığımız oranda etkiden bahsedebiliriz.

KUSIF 4 Adım’da söylediğimiz şekilde sizlerle çıktılar ve sonuç/değişimler ile tam olarak ne ifade ettiğimizi ve arasındaki farkı yazmak istiyorum. KUSIF 4 Adım, sosyal etki çerçevesinde kavramları öğrenmek ve doğru kullanmak için kullanabileceğiniz önemli bir Türkçe kaynak.

Çıktılar (outputs): Bir kuruluşun ya da projenin uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkan ürünler, hizmetlerdir.

Sonuçlar/değişimler (outcomes): Faaliyetlerin sonucunda genellikle yararlanıcılar üzerinde oluşan değişimlerdir. Kılavuzda bu tanıma vurgu yapmak için sonuçlar terimi her zaman değişim ile yan yana kullanılmıştır.

“Çıktı” ve “sonuç” arasındaki fark nedir? Çıktılarınız faaliyetlerinizin somut, elle tutulur ürünleridir (Örneğin, tedarik edilen hizmetler, dağıtılan ürünler, eğitilen kişi sayısı). Çıktılarınızı sonuçlarınız takip eder. Sonuçlar, gerçekte ulaşılan çevresel ve sosyal faydalardır. Çıktılarınız kuruluşunuzun yararlanıcı kimselere doğrudan ilettiklerinizi kapsarken, sonuçlar daha çok yararlanıcı kimselerin bunları hayatlarında nasıl uyguladıklarından ve değişimi nasıl deneyimlediklerinden bahseder. Böylelikle, sonuçlar kuruluşunuzun gerçek etkisi olurken, faaliyetleriniz ve çıktılarınız buna nasıl ulaşacağınıza aracılık eder.

Programlarınızı, projelerinizi çıktı odaklı değil değişim odaklı tasarlamanız gerektiğini söyleyerek bitirmek istiyorum. Çıktı odaklı projeler sizi eğitim gören 500 gençten 300 gencin istihdam edildiği projelere götürür. 300 gencin istihdam edilmiş olması ilk bakışta çok etkileyici gelebilir. Ama bize istihdam kalitesini ve sürdürülebilirliği ile ilgili bilgi vermez. Hatta çoğu zaman 300 gencin istihdam edildiğini duymak herkesi mutlu ederken, kimse diğer 200 gence ne olduğunu sorgulamaz. Gençlerin işgücüne katılımını destekleyen bir program sonucu işe giren gençler, eğer bulabileceklerinden çok daha düşük maaşlı işlere girdiler veya işe girip üç ila altı ay içinde ayrıldılar ise, gerçek bir pozitif sosyal etkiden bahsetmek mümkün müdür? Ayrıca, programı bitiren ve iş bulamayan 200 genci umutsuzluğa sürüklemiş ve depresyona sokmuş olabilirsiniz. Bu durumda negatif bir etki yaratmış olmanız hayli yüksek. Değişim odaklı tasarlanmış projeler ile 300 gence daha yüksek maaşlı işler ve sürdürülebilir bir istihdam sağlama şansınız daha yüksek. Ayrıca, iş bulmakta zorlanan 200 gencin aslında iş bulamamalarının en büyük sebebinin güçlü bir sosyal ağ desteği eksikliğinin olduğunu daha önceden keşfedip programınızı ona göre kurgulamış veya yeniden tasarlamış olur ve bu gençlerin de iş bulma şansını yükseltmiş olurdunuz.

Yoksa 500 gence eğitim vermiş olmak sizin için hâlâ yeterli mi?

Sonraki Yayın:
Önceki Yayın:
Bu yazıyı yayınlayan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir